14 Şubat 2013 Perşembe

           CENNETTE MEVSIM YAZ OLMALI HATTA ILKBAHAR... 

       ILIK HAVANIN SICAK TENINE DEGMESI,DUT AGACININ ALTINDA OTURMAK.








       ÇOCUK OLMALI ORADA İNSAN,GÖZLERİNİ KISMALI GÜNEŞİ GÖRÜNCE DERE YATAĞINA SOKMALI AYAKLARINI...

........



EN YAKIN ARKADAŞIYLA KİRAZ YEMELİ...TIRMANMALI... KOŞMALI...PAPATYALARDA YUVARLANMALI 



CENNET GÖRDÜĞÜM ÇOCUK ELLERİM OLMALI.


                                                ''Tuğba Ekici''

DİKKAT ÇEKENLER

“Cumhuriyetimize Dair” söyleyeceklerimiz var.

“Cumhuriyet muhabbetleri”nden oluşan elinizdeki bu kitap, klasik bir tarih çalışması değil, akademik eser ise hiç değil. Sadece bir dizi Cumhuriyet sohbeti...

Ülkemize, devletimize, kendimize ve yakın tarihimizin son asrına bakış...

İlber Hoca ile muhtelif zaman ve mekânlarda yıllar boyu bir araya gelişlerimizin her biri, tadına doyum olmaz tarih, kültür, edebiyat, şehir ve yaşam sohbetleriyle dopdoluydu.


8 Şubat 2013 Cuma

3 Şubat 2013 Pazar

FIND A FRIEND



Kitap okuyan daha uzun ömürlüdür.Marc Levy'nin dediği gibi yalnızlıkların ilacı 

"Bazen en kestirme yol bir dosta eşlik etmektir."

O dost yaşamın iksiri kitap okumak oluyor çoğu zaman.Yitirilmiş beraberliğe ağıt Beyaz Diş Jack London`da öğreniyorum.İnanılmaz çirkin olan,doğanın ona üvey evlat gibi davrandığı yavru kurtun o denli muhteşem anlatımı...

''Çenesi hafifçe aralandı,dudakları biraz gerildi ve gözlerine,keyiften ziyade,sevgi dolu alışılmadık bir ifade geldi.Gülmeyi öğrenmişti...''

 Ya da bu bakış açısına kim sahip olabilir;

''Yavru kurt bir insan gibi düşünseydi hayatı doymak bilmez bir iştah,dünyayı da sayısız iştahlının kol gezdiği,birbirlerini kovaladığı avladığı ve avlandığı,yediği ve yendiği şiddet ve karmaşa dolu tam bir oburluk ve katliam kaosu içindeki,tesadüflerle yönetilen,plansız,sonu olmayan bir yer olarak tasavvur edebilirdi.''

''Mağlup olduğunu söyleyen bir insan,zaten yarı yarıya mağlup olmuş demektir." 

''Zayıfları ezgüçlülere boğun eğ.''

''Bütün canlılar güç sahibi olmayı sever.''

Kim Marc Levy'nin anlatımını verir bana.

''Bir kartpostal. Lunaparkta bir atlı karınca.Fotoğrafta hiç kimse yok,yalnızca tahta atlar,arkada ışıklar ve rüzgarlarla savrulan kırmızı bir balon.''

Yaşı elliye yaklaşmış ince ve uzun boylu zayıf yüzlü bir asilzadeyle tanıştım sonra.

"Eşitliğe kavuşabilecek miyim sonunda ?"
"Eşitlik değil,kişilik" diye düzeltti Don Kişot.
Evet tanıştığım o adam şunu öğretti bana;


"Bugün kaybedilen yarın kazanılabilir."


"Tanrı kendini küçülteni yüceltir."


"Bir kapı kapanırsa bir başkası açılır."

 bazen hınzırca ;

''Yaramaz çocukların bir lafı vardır: Gücünle alabileceğin şeyi kesinlikle istemeyeceksin.''


''Ölüler mezara,diriler de karınlarını doyurmaya gitmeli derler.''


"İnsan bir melek sevdiğini sanır,ama o maymundur aldanır." 


Evet silmek yazmak kadar önemlidir.Sabahattin Ali'nin muvakkat,gıpta,nikbin,yeis kelimelerini sildim aklımdan bana ondan hatıra Kürk Mantolu Madonna kaldı.


"Bu oydu.Bir an kadar gördüğüm yüzü,sisli kafamda bir şimşek gibi çakmıştı.Bu,yabankedisi kürkünün içinde,soluk yüzü,siyah gözleri ve uzunca burnu ile,sergide gördüğüm resmin ta kendisi,"Kürk Mantolu Madonna'ydı.

 
Raif Bey şöyle dedi sonra;

''Ne kadar çok insanı seversek,asıl sevdiğimiz bir tek kişiyi de o kadar çok ve kuvvetli severiz.Aşk dağıldıkça azalan bir şey değildir."

''Sen bana,dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu,benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin."


Perihan Mağden de Ali ile Ramazan'ı anlattı.


''Ali ile Ramazan...
Kısa ama acı yaşadılar...
Ve sonuna kadar gerçekti yaşadıkları.''